Babalar Günü – Babalar, Kızları ve Oğulları babalar-gunu Full view

Babalar Günü – Babalar, Kızları ve Oğulları

Babalar günü – İnsan türü içinde üzerine en çok yazı, şiir, makale yazılan tek varlık annelerdir, desem mübalağa olmaz. “Hadi, onların da gönlünü alalım!” türünden bir düşünceyle üretilen “Babalar Günü” icat edilmeden yıllar öncesinden beri anneler günü hep vardı. Anneler gününün içinde de olduğu Mayıs ayında, babalarla ilgili bir yazı yazmak size tuhaf gelse de, anneler gününü anlamlı kılan faktörün babalar olduğunu hep düşünmüşümdür. Onun için, bu defa babalar üzerine, hatta “iyi babalar” üzerine kafa yormak istiyorum.

Baba’m!

Babalar günü – “Baba!” sözcüğü insanın ruhunu titreten bir kavram; erkekleri bilmem ama bir kız evlat olarak ben heyecanlanırım; ruhum titrer, kalbim ısınır; kendimi limanda, okyanusun (hayatın) dev dalgalarından (bela ve musibetleri) kaçıp güvende hisseden zavallı, hemen kırılıp dökülecek bir kayık gibi hissederim.

Hani, sandalın halatlarını bağladığımız kütük ağaçtan, betondan veya demirden yapılmış neşeneler var ya; işte baba benim için odur!

Gerçekten de denizcilikte, halatların volta edilmesi (atılması) için ağaç veya metalden yapılmış silindirik biçimde güverte veya rıhtıma bağlanmış bir elemanın adı da -güzel bir benzetmeyle- “baba”dır.

Gemiyi babaya bağlayan çift katlı sarmal halat ise babadan evlada şefkat ve evlattan babaya sevgi ve hürmettir.

Eğer “babaya” şefkat-hürmet halatı ile bağlanmışsanız hayatın azgın dalgaları sizi limandan söküp alamaz! Her neyse; baba-kız iletişimi olunca duygusallık olmadan olmaz; ne yapalım yaratılış!

Baba sözcüğü ilginç bir biçimde hemen hemen her dilde aksan farkıyla aynıdır.

Farsça baba/babū, Sanskritçe baba (baba, muhterem kişi, derviş), Çince baba, Yeni Yunanca papá, Fransızca papa vb.

Baba / Bebe

Kelimenin köküne baktığımızda ise “baba” ile “bebe” ilişkisini görebilirsiniz. Yani, ba-ba sözcüğü be-be sözcüğünden türetilmiş; ba-ba “kalın sesli kişi” anlamına gelmektedir. Yani demek istiyorum ki, babalar düpedüz yetişkin birer bebeklerdir.

Annemle karşılaştırdığımda bile kızamıyorum; daha doğrusu kıyamıyorum. En ağır şartlarda bile iş güç gören, makine çağında makinelerden daha fazla çalışan, en ağır yemekleri yapmakta aşçılara taş çıkaran anneme karşılık, babamın içindeki uyuyan bebeğin aniden uyanması yüzünden nice huysuzluklar yaşatsa bile!

Babam (veya annem) ile her aman anlaşmam mümkün mü? Sizin gibi, ben de çoğu kez çatışıyorum. Çatıştığım konu hayatın gerçekleriyse ve onlar haklıysa hemen itaat edip, saygıyla sözlerini tutuyorum.

Yok, eğer duygularından kaynaklanan bir davranışsa ve benim de bunu kabul etmem mümkün değilse (Her ne kadar Doğan Cüceloğlu’nu okumalarını önersem de) yine de en azından fikrimi söyledikten sonra son sözü onlara bırakıyorum.

Çok kızdığım zamanlar da oluyor; içim içimi kemiriyor; biliyorum ki yanlışlık var; o zaman yaşamla empati kuruyorum, hatta onlarla empati kuruyorum.

Babalar günü – Hayalen bebekliğime, küçüklüğüme gidiyorum. Kendimi hasta olarak görüyorum. Ya da aç kalmış ağlıyorum. Veya karnım ağrıyor ama söyleyemiyorum; yalnızca çığlık çığlığa ağlıyorum. İşte tüm bu zamanlarda, gecenin bir yarısı, karda kışta, soğukta sıcakta yatağından fırlayıp, doktor doktor koşturan, onunla bununla benim için kavga eden annemi ve babamı hayalen gözümün önüne getiriyorum.

Onların bu fedakârlıkları karşısında benim ne haddim olabilir ki söz söyleyeyim, laf atayım, suçlayayım! Ama asalet ve duruşa gelince, elini cebine attığında, cüzdanına davrandığında babamın bir duruşu vardır; küçük dağlar onun sayesinde varmış gibi durur; ciddi yüz ifadesi, genizden gelen boğuk sesiyle alışveriş ödemelerini yaptığında kafasından binlerce düşüncenin geçtiğini fark etmemek mümkün değil!

Babalar günü – Babamın işi zor!

Annemden otlandıklarım bir yana, benim gibi bir kız evlat için en tatlı para babamın parasıdır! Annem para istediğinde, babam bir Kayserili gibi davransa da ben istediğimde tam bir Doğuludur; eline ne gelirse saymadan, düzeltmeden verir.

Eğer cebinde parası kalmamışsa, çaktırmaz, hemen bir saat belirler veya gün verir; zamanı gelince de gerçekleştirir. İşte “bu adam benim Baba’m! Adam gibi adam!

Bunları anlamak için bir kız avlat olmak lazım! Erkek kardeşlerim babamı sağmal bir inek gibi görürken, ona karşı zorluklarla baş etmede yardımcı olmaktan da uzak duruyorlar.

Babam bu durumu, “Ben de gençken öyleydim. Ne zaman ki babam öldü; o zaman büyüdüğümü anladım!” diye özetlerdi. Ona göre, kız çocukları ömrünün her anında babalarının farkında oldukları halde, erkekler babaları öldüğünde, babalarının varlığını (daha doğrusu yokluğunu!) hissederler; ama iş işten geçmiştir!

Evleneceğim zaman sanki babama ihanet etmişim gibi bir duygu kaplamıştı ruhumu. Sonra alıştım; Rahmetli Neşet Ertaş’ın “İki büyük nimetim var; biri anam, biri yârim; ikisine de hürmetim var, biri anam, biri yârim!” diyen erkek bakışlı seslendirmeye karşın, ben de bunu “İki büyük nimetim var; biri babam, biri yârim; ikisine de hürmetim var, biri babam biri yârim!” diyorum.

Babamın evlilik konusunda söylediği şu ölçüyü de hiç unutmam: “Hayırlı bir damat, kazanılmış bir erkek çocuğudur; hayırsız olursa, kaybedilen kız evladıdır.”

Biz, kız evlatların hayatında baba her şeydir; küçükken de, orta yaşlardayken de, yaşlanınca da babaya muhtacız; yani babanın şefkatine, sevgisine, himayesine… Baba sevgisi bizim ruhumuzun gıdasıdır; evlenip bir başka erkek kalbi tarafından sevilsek bile…

Sözün özü; hem anne ve hem baba, evlatların vazgeçilmezleridir! Bu konuda size tavsiyem, anne ve babanız hayattaysa, bir çiçek alıp gidin, ellerini öpün.

Onlara sevdiğinizi söyleyin.

Duygularınızın yıprandığını düşünüyorsanız, size bir kısa film de tavsiye edebilirim; izleyin ve duygularınızı şarj edin. İranlı Keman Virtüözü Farid Farjad’ın müziğini yaptığı Oscar’lı kısa film: “Baba ve Kızı.” İzleyin; ne demek istediğimi kısa yoldan anlarsınız.

Yorumlar

yorum

YAZAN Mehlika Sultan

 

md-small Melik Duyar’ın ücretsiz 7 Elektronik Beyin Eğitimi programına katılmak için, buraya tıklayın.
Melik Duyar’ın ücretsiz 6 Elektronik Hızlı Okuma programına katılmak için, buraya tıklayın.
Melik Duyar’ın ücretsiz "Mega Hafıza" dergisinin adresinize gönderilmesi için, buraya tıklayın.

Benzer Makaleler